Ston and Mali Ston, Croatia

The two settlements (Mali Ston meaning Little Ston) form an interesting system, for they are linked by some of the longest fortifications in Europe, originally over 7km long, with almost 5km remaining today. The walls climb and descend along with a hill, which separates the two settlements. Mali Ston was founded in 1333, as part of a defensive system meant to protect the citadel of Dubrovnik, whilst Ston is among the first settlements of the time built according to a clearly established plan, with straight streets, administrative buildings and residential spaces. In Mali Ston, the port has the role of the square, as is traditionally the case in most Mediterranean settlements. By contrast, Ston’s square was designed as an independent space, yet still on the outskirts of the settlement.

Nový Jičín, Çek Cumhuriyeti, Masarykovo náměstí

Şehir on üçüncü yüzyılın sonlarında büyük olasılıkla boş bir arazide, çok düzenli bir yapıya sahip olarak sıfırdan başlayarak kurulmuştur. Neredeyse eşit kenarlara sahip olan meydan, binaların çok farklı stillerini yan yana koyuyor. Alpler’in kuzeyindeki en güzel meydan olarak kabul edilmiştir ve tüm kenarları sıra kemerlerle çevirilidir. Kemerlerin inşaatı, neredeyse tümünün ahşaptan inşa edildiği önceki evleri yok eden büyük bir yangının ardından 1503 yılında başladı. Kemerlerin amacı, esnafların tezgahlarını korumak ve mazhaus’un girişini kolaylaştırmaktı. Mazhaus, zemin katlarda bulunan büyük odaların adıydı. 1768 ve 1773 yıllarında çıkan diğer yangınlar yine meydanı etkiler, bu yüzden cepheleri on dokuzuncu yüzyılda, tarihi ve neoklasik tarzda, yeniden inşa edilmektedir. Meydanın ortasında, 1680 yılındaki veba salgının anısına inşa edilen muhteşem bir veba sütunu bulunmaktadır.

Burada ayrıca, çocukların ve ticaretin koruyucusu Aziz Nikolaos’un bir heykeli ve su hareketleri belediye binasındaki saatle senkronize edildiğinden dolayı “zaman” olarak bilinen çeşme de bulunmaktadır. Novy Jičín’de, Avrupa’nın en eski şapka fabrikası vardır; meydandaki bir yapı, şapka üretimine adanmış bir müzeye ev sahipliği yapıyor.

Obidos, Portekiz, Praca de Santa Maria

Herhangi bir ortaçağ kentinin kalıplaşmış portresi: kapalı ve kendi içinde varolan bir dünya, hiyerarşik, meydan ve katedral tarafından işaretlenmiş bir merkez etrafında toplanmış, duvarlarla sınırlandırılan bir yerleşim yeri. Obidos, bugüne kadar eski duvarları hiç zarar görmeden koruyabilen birkaç ortaçağ yerleşim yerleri arasında yer almaktadır. Praca de Santa Maria, şehrin en önemli binalarını bir araya getiriyor: 15. yüzyıla dayanan Casa da Picota, dikey çeşme, eski kapalı çarşı ve elbette ki, 5. Alfonso’nun sadece sekiz yaşındaki kuzeni İsabel ile yapmış olduğu evlilik töreninin gerçekleştirildi Igreja de Santa Maria binası burada bulunmaktadır.

Peñafiel, İspanya, Plaza del Coso

Peñafiel hiçbir şekilde meydanı ile ünlü değildir, fakat şarapları ve yerleşime hakim olan büyük ortaçağ kalesi sayesinde ün kazanmıştır. Plaza del Coso, tarihsel ve kentsel açıdan çok ilginçtir. Tümü asma ahşap balkonlara sahip 48 adet ev ile çevrili, 3500 m2’lik gibi çok büyük fakat asfaltsız bir alanı vardır. Günümüzde bulunan evler 18. – 19. Yüz yılara aittir, ancak prensipte, meydanın görünüşü Orta Çağ’dan beri hep bu şekilde olmuştur. Yaz ortasında meydanda, San Roque zamanında, boğa güreşleri düzenlenmektedir. Burada, Paskalya’nın ilk Pazar gününde, Meleğin İnişi denilen tören gerçekleşmektedir.

Binalar özel mülkiyete aittir, ancak balkonlar her zaman topluluğun mülkiyetinde olmuştur ve meydanda düzenlenen performans ve ritüelleri izlemek için halk tarafından kullanılmıştır. Plaza del Coso, en başından beri, Orta Çağlar için çok ilginç olan eğlence amaçlı bir arena olarak tasarlanmıştır. Ne belediye binası, ne de katedral burada bulunmamaktadır.  Ancak, kronolojik olarak, İspanya’daki ilk plaza mayor’larından biri olarak kabul edilir.

Porto, Portekiz, Terreiro da Sé

Terreiro da Sé bir paradokstur. Sadece eski binalarla çevirilidir ve her zaman, ya da en azından ortaçağ döneminden beri öyle kalmaya devam etmiş görünmektedir. Porto’daki Katedral Meydanı terreiro, yani kare, 1940 yılında katedrali donamak ve alan görünüme renk katmak için tasarlanan modern bir oluşumdur. Bu meydanın ortaya çıkması mümkün olması için, çok sayıda ortaçağ yapısını yıkmasını gerekli olmuştur. Terziler Şapeli de dahil olmak üzere bunlardan bazıları tek tek sökülmüş ve şehrin diğer bölgelerinde yeniden inşa edilmiştir. Merkezde bulunan sütun eski değildir; belediyenin Terreiro da Sé’deki çalışmaları tamamladığı 1945 yılına dayanmaktadır.

Titov Trg din Buzet, Hırvatistan

İnanılmaz derecede küçük olan Buzet kilisenin meydanı, yerleşimin en yüksek noktasında bulunmaktadır. Fakat perspektif ve iç alan hissi eksiktir, çünkü küçük olan çevre, meydandaki tüm binaları çok daha büyük ve gökyüzü çok uzak, nereyse bir yama olduğunu hissi yaratmaktadır. Buzet Istria’daki bir başka tepe şehridir ve Venedikliler tarafından tahkim edilmiştir, çünkü bölgedeki egemenliklerinin temeli olmuştur.

Palmanova, İtalya, Piazza Grande

Palmanova, 1593 yılında Venedik savunması için bir yıldız kalesi, askeri bir şehir olarak inşa edilmiştir. Tarih boyunca şehir, sadece Venedik’in Gradisca’daki savaşında Avusturya’ya karşı girdiğinde bir kez mücadele etmiştir. Scamozzi tarafından geliştirilen ideal planını, bugüne kadar değişmeden kaldı.Temel yapısı dokuz yüzlü bir poligon olsa da, merkez meydanı altı kenara sahiptir ve kale girişlerin her biri doğrudan ona bağlıdır. Bu şekilde meydan, ona doğru giden altı arteri barikatlayarak izole edilebilir ve savunulabilirdi. Fakat buna hiç ihtiyaçı olmamıştı.

Lizbon, Portekiz, Praca de D. Pedro IV

Meydan, resmi olarak Praca de D. Pedro IV tanımlasa da, yerel halk tarafından Rossio adıyla bilinir. Ortaçağdan beri Lizbon’un kalbi ve önemli tarihi olayları barındıran bir alan olmuştur. 1450 yılında, meydanın kuzey tarafında ve bugün tiyatro binasının bulunduğu alanda, Paco dos Estaus inşa edilmiştir. Başta saray, yabancı devlet adamları ağırlamak amacıyla tasarlanmıştır. Daha sonra Engizisyonun merkezi haline gelir. Rossio, zamanla, onun tarafından emredilen kamu icralarının bir sahnesiydi, bugünkü görünümü büyük ölçüde 1755 yılındaki depremden sonra, mimarlar Eugenio dos Santos ve Carlos Mardel tarafından koordine edilen, Martiz Pombal’ın planlanan yeniden yapılandırmasıdır. Tipik bir Portekiz mozaiği olan görkemli kaldırım, ondokuzuncu yüzyıla kadar uzanmaktadır. Kral Pedro IV’ün heykeli, 1874 yılında dikilmiş olan merkez sütununa hakimdir, dolayısıyla meydanın resmi adıdır.


Udine, İtalya, Piazza della Libertà, Piazza Matteotti

Piazza della Libertà, Udine’nin en eski meydanıdır. Venedik’in sahip olduğu tüm kıtasal toprakları adlandırıldığı gibi,terraferma’daki en güzel Venedik tarzı meydan olarak kabul edilmektedir. Meydan, kalenin bulunduğu tepenin eteğinde, şehrin ana yollarının kesişme noktasında doğmuştur ve Palladio tarafından tasarlanan kemerin altında geçen bir yola açılmaktadır. Meydanın görüntüsü muhteşemdir: Palazzo del Comune sütunu, ters tarafında bulunan Loggia di San Giovanni sütunu aynada yansıtır. Heykelleri olan bir teras, sütunlar ve bir Rönesans çeşmesi alanın dinamizmini sağlamaktadır. Meydanın çizgisi, saat kulesi ve arka planda bulunan kalenin imgesiyle kapatılır. Tümünü, meydanda bulunan binaların sütunları arasında, çeşitli açılarda ve çerçevelerde görülebilmektedir.

Piazza della Libertà’ya kısa bir mesafede, şehrin müstahkem binalarını genişletmesi üzerine kurulan ikinci eski şehir olan Piazza Matteotti bulunmaktadır. Daha basit ve çok daha fazla boş alana sahiptir; tek bir sütun ve tek bir çeşmesi olduğundan, Piazza della Libertà’nın görsel zenginliği ile kıyaslandığında çok ilginç bir tezat oluşturmaktadır.

Sibiu, Romanya, Piata Mare, Piata Mica

Almanca GroBer Ring’de adı geçen Küçük Meydan’ın varlığı, 14. yüzyıldan beri tasdik edilmektedir. Ana olaylar için bir sahne olarak yer almıştır ve kamu icraları için bir mekan olarak hizmet verdi; aynı zamanda tipik Orta Avrupa’ya göre, Roland’ın bir heykeli, delilerin kafesi ve günümüzde Katolik kilisenin avlusunda bir sütunu bulunan St. Joan Nepomouk’in heykelini barındırmıştır. Küçük Meydan veya Küçük Halka, başlarda şehir surlarının dışındaydı ve varlığını Sibiu’daki ikinci bir müstahkem binanın inşasına borçluydu. O dönemde yapılan evler, eski savunma duvarlarının dairesel rotasını izledi ve bu, meydandaki binaların neden dairesel bir şekle sahip olduğunu açıklıyor. Zemin kattaki maçalar, loncaların dükanlarını barındırmıştı.

Trg Marafor, Trg Slobode, Porec, Hırvatistan

Trg Marafor’un adı, Mars ve forumdan gelmektedir. İtalyanca’da Parenzo denilen Porec şehrin en büyük meydanıdır ve yarımadanın denize doğru olan ucunda bulunmaktadır. Porec’te, Mars Tanrısı için yapılan ve Adriyatik’in doğu kıyısında bulunan en büyük Roma tapınağının bazı sütunları günümüzdeki meydanda hala görülebilir. Meydanda, I. yüzyıla ait bazı orijinal kaldırım bölümleri korunmuştur. Çağdaş şehrin meydanın en işlek caddesi Decumanus’tur. Roma sisteminde, yeni inşaa edilen şehirlerde, doğu-batı eksenide bulunan tüm arterlerine decumanus denilirdi ve decumano maximus bu türün ana arterin adıydı. Cardo maximus denilen ana kuzey-güney arterinin kesiştiği yere yakın, for inşa edilirdi. Bir kural olarak, cardo maximus ve decumanus maximus arasında, asıl önemli rolü cardoya aitti. Ancak bazen, coğrafi nedenlerden dolayı hiyerarşi tersine dönerdi. Porec’te de tam olarak böyle olmuştur. Duvarlarla çevrili bu ortaçağ şehri, sokaklarını ve düzenli yapısını, kendi içinde bulunan Roma kampının üzerine yerleştirmiştir. Yarımadanın diğer ucunda, Özgürlük Meydanı ve daha küçük fakat daha yeni, hâlâ şehirde bulunmaya devam eden, İtalyan toplumunun buluşma yeri ve günümüzde Porec’in ana meydanı olan, Trg Slobode vardır.

Porec, Hırvatistan, Trg Marafor, Trg Slobode

Trg Marafor’un adı, Mars ve forumdan gelmektedir. İtalyanca’da Parenzo denilen Porec şehrin en büyük meydanıdır ve yarımadanın denize doğru olan ucunda bulunmaktadır. Porec’te, Mars Tanrısı için yapılan ve Adriyatik’in doğu kıyısında bulunan en büyük Roma tapınağının bazı sütunları günümüzdeki meydanda hala görülebilir. Meydanda, I. yüzyıla ait bazı orijinal kaldırım bölümleri korunmuştur. Çağdaş şehrin meydanın en işlek caddesi Decumanus’tur. Roma sisteminde, yeni inşaa edilen şehirlerde, doğu-batı eksenide bulunan tüm arterlerine decumanus denilirdi ve decumano maximus bu türün ana arterin adıydı. Cardo maximus denilen ana kuzey-güney arterinin kesiştiği yere yakın, for inşa edilirdi. Bir kural olarak, cardo maximus ve decumanus maximus arasında, asıl önemli rolü cardoya aitti. Ancak bazen, coğrafi nedenlerden dolayı hiyerarşi tersine dönerdi. Porec’te de tam olarak böyle olmuştur. Duvarlarla çevrili bu ortaçağ şehri, sokaklarını ve düzenli yapısını, kendi içinde bulunan Roma kampının üzerine yerleştirmiştir. Yarımadanın diğer ucunda, Özgürlük Meydanı ve daha küçük fakat daha yeni, hâlâ şehirde bulunmaya devam eden, İtalyan toplumunun buluşma yeri ve günümüzde Porec’in ana meydanı olan, Trg Slobode vardır.

Zardar, Hırvatistan, Trg Rimskog Foruma

Mevcut Zadar’ın kentsel yapısının, Jül Sezar zamanına dayanmaktadır. M.Ö 59. yıllında, İlyricum eyaletinin kurulmasından hemen sonra kurulan, bir Roma vilayeti olan İader şehrin bulunduğu yerdir. Her ne kadar inanılmaz olsa da, yapısında var olan düzenli yapılar, şehri değiştirebilen sürekli yaşam ve arada geçen zamanın aksine, günümüzdeki kenti mükemmel bir şekilde tanımlayabilir. Meydan aslında bir Roma Forumudur, daha doğrusu Adriyatik’in doğu kıyısında bulunan en büyük Roma Forumudur ve sütunlar ile orijinal kaldırım parçaları günümüze kadar korunmuştur.