Meydanın inşaatı, 1729 yılında 5. Philip’in emriyle başlamıştır ve meydanın ana hedefi boğa güreşi için bir alanı olmasıydı. Bugün İspanya’nın, hatta Avrupa’nın en güzel meydanlarından biri olarak kabul edilmektedir. Bulunduğu alan, paradoksal bir yanılsama sunuyor. Hava fotoğrafında görüldüğü gibi şekili düzensiz olsa da, mükemmel bir dörtgen gibi duruyor. Meydanın alanını çevreleyen ve tanımlayan yapıların Barok cepheleri ilk bakışta mükemmel simetrik görünmektedir, ancak gerçekte her iki taraf da aynı yüksekliğe sahip değildir. Salamanca meydanı, çeşitli kitapların konusu olmuştur ve günümüzde İspanyol meydanlarının mutlak modelidir.
Telč, Çek Cumhuriyeti, Náměstí Zachariáše z Hradce
1354 yılında, sık bir ormanın içinde, iki yolun geçtiği ve bazı suların hemen yakınında, Moravya, Bohemya ve Avusturya arasındaki sınırda kurulmuştu. Telč, Almanca Teltsch olarak bilinmektedir ve kuruluşundan iki yüzyıl sonra büyük bir yangına maruz kalma talihsizliğine sahiptir. Eski planı takip edilerek, şehir hızla yeniden inşa edilmiştir ancak yapıları stil ve tekniklerinin gelişimindeki değişimlere uğramıştır. Gotik kale Rönesans tarzında yeniden inşa edilmiştir ve meydanda bulunan bazı evlerin mansart çatıları oluşur ve dış cepheleri değişir; bunlar daha sonra, 18. yüzyılda rokoko yada barok stilini alırlar. Fakat zemin katındaki Gotik tarzlı ortaçağ kemeri hiçbir değişime uğramaz. Kesintisizdir, meydandaki bütün evler onunla birleşiktir. İki kilise daha ve iki çeşme ile çevrili Aziz Joan Nepomuk’a adanan bir veba sütunu da inşa edilecektir. On sekizinci yüzyılın sonlarına doğru, zamanın akışı Telč’te aniden durur ve görkemli dönemi ile ekonomik gelişimi burada sona erer. Şehir, sanayileşmeden hiçbir şekilde etkilenmeden ve sosyalist binalar olmaksızın, halk masallarından oluşan bir kitaptan doğrudan koparılmış mucize bir şekilde günümüze ulaşmıştır. Şehir haritası neredeyse üçgen meydanı ile eşanlamlıdır, bir adım dışarı Bohemia tepelerinin sarımsı kolza alanlarına götürür.